31 Ocak 2013

Yeni keşfedilmiş bir yer daha: ''KULE CAFE''

       Dün akşam gitmiş bulunduğumuz, yeni keşfettiklerimizden bir mekan. Taze taze yazayım istedim :) Yine İzmir ve bu sefer Gaziemir semalarındayız. Optimum adlı alışveriş merkezinde sinemaya gitmek için bulunmuşken sinema saatlerinin bize uymamasından dolayı güzel bir yemek yemeğe karar verdik. Fazla seçeneğimiz yoktu. Bizde daha önce gitmediğimiz ''Kule Cafe''yi tercih ettik. Hem yeni şeyler yedik, hemde yeni bir restaurant daha keşfettik :) Yemekler gelmeden önce tabi ki servislerimiz geldi!! Ve bu servisler çok hoşuma gitti. Hemen fotoğraflarını çektim tabi ki! Sizde bakın çok seveceksiniz! Ünlü kulelerden derleme yapmışlar ve her kule hakkında kısa kısa notlar düşülmüş.


       Yemeklerine gelince kahvaltıdan tatlıya kadar herşey mevcut. Biz yine tavuk yemeği tercih ettik! Tavuk menüsü de genişti. En sevdiğimle farklı şeyler yemeği tercih ettik. Hem farklı şeyler denemek, hem bir o tabaktan bir bundan beraber yemek çok daha keyifli oluyor :). Ben Piliç Mozerella'yı tercih ettim. O ise Pollo alla Crema'yı. Ama itiraf etmeliyim onun tabağı daha bir güzel geldi bana nedense :) 


       Piliç Mozerella; tavuk göğüsleri, mozerella peyniriyle dürüm haline getirilmiş ve kızartılmış. Yanında ise patates püresi, ıspanak haşlaması ve salçalı biberli bir sos ile servis edilmişti. Tavuk dürümcüklerini kesince, içeriden akan peynir şelalesiyle karşılaştım keyifliydi :) Tadı fena değildi. Sevdim ama çok değil. Başta da söylediğim gibi diğer yemek daha cezbediciydi benim için.


       Pollo alla Crema; kremalı, mantarlı ve beşamel sosla zenginleştirilmiş tavuk göğüsü :) Tadı gerçekten lezzetliydi. Hatta sosu tam ekmek banılasıydı. Yanında yine garnitür olarak patates püresi, ıspanak haşlamsı ve pişmiş domates vardı. Keyifli bir yemekti. Eğer giderseniz güzel yemekler yiyebilirsiniz. Fiyatlar ise orada bulunan diğer yerlere oranla biraz fazlaydı. Verdiğimiz paraya değdi mi tam emin olamıyorum nedense. Ama yemek güzeldi :) Şimdiden hepinize afiyet olsun. Ahh birde fiyat listesinden bir kısım eklemek istiyorumm. Giderseniz en azından bir fikriniz olsun. Mutluluk ve ağız tadı sofralarınızda hep daim olsun. Sevgilerimle...








28 Ocak 2013

İkinci Çekilişimiz de Geldi :)


Çokk güzel bir hediye değil mi? Bu saatlerde baktıkça bana rahatlatıcı pazartesinin bütün gerginliğini, stresini sıkıntısını alıcı bir etkisi varmış gibi geldi :) Mor Rimel bizler için hazırladığı bu çekilişe katılmak istiyorsanız eğer bu adrese buyrun:

http://mor-rimel.blogspot.com/2013/01/cekilis-zaman.html?spref=bl

Haftamızın İlk Çekilişi!!!


      http://www.kontesce.com/2013/01/kontesce-gulsah-elikbank-cekilisi.html#comment-form

Kontesce ve Gülşah Elikbank Çekilişi. Bu çekilişte yazarından imzalı kitaplar bize hediyee!! Bu çekilişe katılmak için yukarıdaki adrese bir uğrayın. Herkese bol şans...

OD _ İskender Pala



       Anlatmaya kelimeler mi yeterrr? Çok ama çok farklıydı. Okumak okudukça yanmak gerek. Aşka dair, hayata dair, kaybetmeye yeniden bulmaya dair... Yunus Emre'nin o güzel hayatının anlatıldığı bu roman gerçekten okunmaya değer! İskender Pala'nın yüreğine sağlık. Bu kitabı özetlemeyi anlatmayı düşünmüyorum sadece altı çizili cümlelerimi paylaşacağım. Ben susarım kitabın cümleleri konuşsun!





  • ''Birisi ona soru sorsa cevabını ben bilir, ben birilerine bir şey anlatsam sanki o dinlerdi. Hani iki bedende tek ruh, bir kabukta çifte badem gibi.''
  • ''Denge madde lehine bozulunca insanın nefsi, mana lehine bozulunca da ruhu öne çıkıyor, biri diğerini bastırıyor Can Yunus!''
  • ''Her ne ki arıyorsun; aradığın ancak sensin... İyinin de, kötünün de fidanı senin içinde büyür... Her meyvenin içi, kabuğundan yeğdir... Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir... Alemin varlığını ancak kul olarak anlayabilirsin... ''
  • ''Dost dosta yar olmalı.'' demişti o gün.. 
  • ''Dağdan odun getiriyordum. Herkes ona odun diyordu; iki heceyle, od-un işte, ateş veren şey... Ama ben onun ilk hecesiyle ilgilendim, ateş olan kısmına, gönüllerde aşkı tutuşturan alevli kısmına 'od'a talip oldum.''
  •  ''Aşkın aldı benden beni. Bana Sen'i gerek Sen'i. Ben yanarım dün ü günü. Bana Sen'i gerek Sen'i. Ne varlığa sevinirim. Ne yokluğa yerinirim. Aşkın ile avunurum. Bana Sen'i gerek Sen'i...''
  • ''Biz bizi terk ettiğimizde, Sen bizi terk etme İlahi!..''
  • ''Yaratılanı yaratandan ötürü sevme vaktiydi. İstikametimi bozmamak ve hata etmemek adına artık susmalıydım...''
  • ''Kendini bilen Allah'ı bilir, buyurmasındaki hikmet gibi desenize.  Hani seven sevgili için fena olunca kendisi olur; aradan ikilik, sen-ben kalkar seven ile sevilen aynıleşir ve seven sevgilide ebedilik bulur; onun gibi...''




         Bu kitapla ilgili ne söylenir ne denir bilmiyorum. Ama okumalı mutlaka okumalı. Derin anlamlar barındıran dolu dolu bir kitap...


24 Ocak 2013

KİTAP KULEM 2 _ Önerilere devam...


       Yine okunmak için bekleyen kitaplarımla karşınızdayım :) ve her geçen gün çığ gibi büyümekte bu kitap deryası! Şuan okuduğum kitabımın son sayfalarındayım ve dolayısıyla karar vermem gerekiyor. ''OD_İskender Pala'' dan sonra ne okusam hiç bir fikrim de yok. Hafta sonunda şöyle keyifle okuyacağım bir kitabım olsa hiçte fena olmaz :) Ama seçenek fazla olunca karar vermek zorlaşıyor maalesef. Tabi ki sizlerin yardımıyla işimi biraz olsun kolaylaştırma çabasına girdim! Bakalım görüş ve öneriler hangi yönde olacak? Sabırsızlıkla yorumlarınızı bekliyorum. 
        Sevgiyle, mutlulukla kalın ve güzeell bir hafta sonuna kucak açın... 

23 Ocak 2013

''THE WİNSTON BRASSERIE'' ve güzel kahvaltısı :)


       Gitmeyi sevdiğimiz yerlerden biridir burası. Hem gider kahvaltımızı yaparız hemde arkasından bowling oynarız. Pazar günümüze renk katan mekanlardan birisi. İzmir'imin balçovasında Ege Park AVM'nin içinde bulunuyor The Winston Brasserie. Bu pazarda topluca buraya gittik. Saat biraz geç olduğundan az daha kahvaltımız yalan oluyordu. Çünkü kahvaltı servisi 2'ye kadarmış. Biz uzun zamandır gidiyorduk ama hiç bu kadar geç kalmadık ki bu detayı bilmiyoruz. Neyse Allah'tan saat 2'ye 5 vardı da :) kurtardık kahvaltımızı. Biraz çirkeflik yapmış olabilirim ama çok açtım :)

     Bu enfes kahvaltının menüsüne bir göz atacak olursak eğer :)
2 çeşit peynir birisi beyaz birisi tulum peyniri. Siyah ve yeşil zeytinler. 2 çeşit reçel geldi bize. İki kişi olduğumuzda bir çeşit veriyorlar. Bal-kaymakkk :) tereyağı. Çeri domates ve salatalık. Çingen salatası ve söğüş domates, yumurta. Eee bunları daha başka bir keyifle tabaklardan silip süpürmek içinse miinik pişicikler, yumurtalı ekmek ve tabiki kepekli ve normal ekmeklerimiz var. Son olarak ise çay sınırsız. Biz çay severler olarak termos istiyoruz. Yoksa her 5 dakikada bir çay getirmek zorunda kalıyorlar. Ama tazecik portakal suyu ve birçok farklı çay çeşiti de bulunmakta. Bu arada baya da doyurucu, artıyor herşeyy. Eğer sadece kahvaltı yapmak bana yetmez, yanında oyunda oynamak, eğlenmek istiyorum diyorsanız burayı tercih edebilirsiniz.

El Emeğim Kitap Ayraçlarımmm!


       Geçtiğimiz günlerde yaptığım el emeğim, göz nurum ayraçlarım. Yapımı çok basit evet kolaycacık ama ben yinede paylaşmak istedim. İşten eve geldiğimden çok uğraşmadan birşeyler yapmak istiyorum ve şu sıralar kitaplar için kollarımı sıvamış durumdayım :) Önce beğendiğim resimlerin çıktısını aldım. Hem farklı olsun hemde heyecan katsın diye. Arkasından da elimdeki yünlerden, bu resimlere uygun olan renklerde ponpon yaptım. Oldu bitti. Her kitabımın rengine içeriğine göre seçip seçip kullanıyorum. Ne kadar çok ayraç o kadar güzel benim için :) Ucundaki ponponlarda ayraçlarımı daha da sevimli hale getirdi diye düşünmekteyim. Zaten oldum olası sevmişimdir bu ponponları. Atkıda, berede, çorapta son olarakta AYRAÇta. Ayraçlarımı da sevdim işte. İlerleyen günlerde bende bir çekiliş yapmaya karar verirsem eğer bunlardan da koyacağım çekilişime :)

       Sevgiyle, mutlulukla, bol okumayla geçen bir hafta olsun :)

22 Ocak 2013

CELAL İLE CEREN _ Herkesin bir Ceren'i vardır :)




       Bu film benim için ilklerden diyebilirim. Genellikle Cem Yılmaz'ın dışındaki Türk komedi filmlerini izlemeyi tercih etmem. Genelde kabaca söylemler, kıro diye tabir ettiğimiz karakterlerle insanların güldürülmesi fikrini sevmiyorum ben. O yüzden ne sinemada nede televizyonda izlerim bu tip filmleri. Bu filme gelince fragmanını gördüğümde kesinlikle gidilmez dediklerimden olmadı birde söz verdiğim insanlar olunca mecbur gittim. Pişman olmadım evet ama çok şahane miydi? Bence hayır. Bu benim izlediğim ilk Şahan Gökbakar filmim bu. Diğer filmlerinde gördüğüm karaktere pek benzemediğinden- görsel açıdan- çok da katı yaklaşmadım. Keyifle oturdum koltuğuma izledim :) 

       Her zaman yaptığım gibi filmden ve oyunculardan söz edeceğim. Film, aşk, ayrılık ve erkeklerin bu konu üzerine düşünceleri üzerine kurulmuş bir KOMEDİdir. Filmimizin başrollerini ise Şahan Gökbakar ve Ezgi Mola paylaşıyor. Celal ve Ceren 6 yıllık sevgilidirler. Celal'in bir gün arkadaşlarından birisinin bekarlığa veda partisine gitmek istemesi üzerine aralarında bir gerilme yaşanır. Ceren resti çeker gidersen ilişki biter der. Celal ise bu durumun üzerine gitmemeye karar verir. Ama arkadaşlarını onu bırakmaz. Önce erkekliğine laf ederden, arkasından özgürülüğüne ve derken Celal'in aklını çelerler. Celal sevgilisine bir oyun hazırlar ve o partiye gider, giderde gitmesine partiden sonrası onun için hiç de iyi olmaz. Celal'in başına gelenleri merak ediyorsanız buyrun sinema salonlarına...

       Şunları da eklemeden geçmek istemiyorum. Film fragmanında gördüğümde çok eğleneceğimi ve güleceğimi düşünmüştüm. Yani fragman bu kadar güldürebildiyse filmi sen düşün dedim kendimce ama maalesef bizi güldüren sahneler  tanıtımdakilerden çok da fazla değildi. Hani üzerine birkaç sahnede daha güldüm diyebilirim. Yinede güzel filmdi. Öyle hayattan bizden sahneleri vardı ki. Bazen içten içe ahh işte Türk erkeği diyorsun. Komedi de olsa sonunda bir aşk oluşu ve aşkın galip gelmesine sevindim ben. Filmin sonlarına doğru ise bitsin de gidelim artık dedik. Uzatılmak istedikçe sıkıyor bazı filmler. Güldürmek için ise genellikle kaba erkek triplerini, belden aşağı muhabbetlerini ve kusmayı, tükürmeyi hatta altına yapmayı bile kullandı. Ama bunları yaparken güldürdü mü evet güldürdü. Sanırım Şahan'ın diğer filmi de böyleydi. Anladığım kadarıyla filmlerin de genellikle aynı tip karakter üzerinden yola çıkarak, izleyicileri çekmeyi amaçlıyor. Bunu da başarıyor. Her şeye rağmen insanımız bu tarzda filmleri izlerken keyif alıyor. 

21 Ocak 2013

SİMYACI _ Paulo Coelho


  

 Dolu doluu bir kitaptı. Kendi özüne bir bakmak hayatın sana sunduklarını anlayabilmek. İnsanın bakış açısını değiştiren Klasikleşmiş bir yapıt. Mutlaka okunmalı diye düşündüklerimden. Belki biraz geç okudum ama sonunda okumuş olabilmek beni mutlu etti. İnsanın arayışlarını hayata karşı duruşunu istediklerinin peşinden gitmesinin, zorluklarla mücadale etmesini ve asla pes etmemesi gerektiğini bizlere bu hikayeyle anlatmış Paulo Coelho.

       Kitapta öyle çok altı çizilesi cümle var ki... İnsana ders verir nitelikte. Kısacık ama dolu dolu bir kitap.

       Santiago, hayatını çobanlık yaparak devam ettiren bir delikanlıdır. Çocukken babası onu din adamı olsun diye okula göndermişti. Ama bir süre sonra delikanlı istediğinin bu olmadığını belirtti onu mutlu edecek şey gezerek yapacağı bir işti. Bu yüzden çoban olmayı seçti.  Koyunlarını onlarla mutludur, herşeyi onlardan öğrenmektedir. Ta ki, iki kere aynı rüyayı görüp, onu yorumlaması için bir çingene büyücüye gidene kadar. Büyücü Mısır'a gitmesini orada onu bekleyen bir hazine olduğunu söyler. Bunun üzerine delikanlı tüm koyunlarını satar ve yola çıkar. Yolda ise başına gelenler ve karşılaştığı güç durumlar onun kendi menkıbesini bulmasını ve hazinesine ulaşmasını sağlar. Peki insan bu uğurda neler verir, neler için savaşır? Okuyun haydi :)  

       Kitap ince ince işlenmiş bir kurguya sahip. Olaylar dizisi sizi heyecanlandırıyor ve kendi hayatınızı, yaşamınızı sorgulatıyor size. Sade, açık bir dili var. Sizi yormuyor. Keyif veren, sorgulatan başyapıtlardan... 

Haftamızın İlk Çekilişiii



Ahududu tadında cümleler'den güzel hediyeler var!!!
Haydi çekilişee! Çok güzel hediyeler bizii bekler :)

http://www.ahududusu.com/2013/01/ilk-cekilisim.html

17 Ocak 2013

Birrr çekiliş dahaaa :)


güzel hediyelerle bir çekiliş daha karşımızda, hepimize bol şans.

http://ikndesign.blogspot.com/2013/01/benimde-hediye-cekilisim-var.html

Bu haftaki filmimiz ''ANNA KARENİNA''

Pazar gününü sinema günü ilan ettik! Artık havaların soğumasıyla, insanın sokaklarda hiçbir şey yapma isteği olmuyor. Bizde pazar akşamları içimizi ısıtacak olan sinema salonlarına gitmeyi tercih ettik :) Bu haftaki filmimizz ise ''ANNA KARENINA'' oldu.


     Film; bir kadının tutkularını aşkını ve bu uğurda yaptıklarının sınırsızlığını anlatıyor.
     Filmin başrollerinde Anna Karenina'yı Keira Knightley, aldatılan kocayı Jude Law ve Anna'nın aşığı olarakta Aaron Taylor-Johnson vardı. Hepside gerçekten filmin hakkını vererek oynamışlar. Bu kez bizi şaşırtan isim ise Jude Law oldu. Oynadığı filmlerdekinden çok daha farklı bir karakterle karşımızdaydı. Genç, yakışıklı, aşık ve o tutkulu rollerin adamı yerine yaşlı aldatılmış bir eşti bu sefer.
     Filmin süresi 2saat 10 dakkika ve filmin türü ise dram. 

     Ben bu film biraz dikkatli izlenmeli diye düşünmekteyim. Çünkü kolay anlaşılır bir film değil. Konu olarak değil bu bahsettiğim olayların anlatılışı. Geçişleri yakalayabilmek gerekiyor. İzlediğimiz bildiğimiz filmlerden farklı bir film ortaya konmuş. Öncelikle tiyatro dekorlarıyla sahneler oluşturulmuş. Bu dekorların değişimi sahneyi değiştiriyor görsel açıdan gerçekten çok başarılı çok. Fakat buna rağmen filmde eksikler olduğunu düşünüyorum ben. Yani bazı sahneler daha uzun anlatılmalıyken kısa kısa geçilmişti, eksiklikler vardı. Yani ölümsüz bir eser olan Lev Tolstoy'un Anna Kareninası değildi bu bence.

  Filmin ilk bölümünde Anna'yı yaşamını Vronsky'le tanışma ve aşık olma sahnelerini izliyoruz bu kısımda her olay tek tek ve uzun bir şekilde anlatılmış olmasına rağmen ikinci kısımda ise olaylar hızlı bir Şekilde anlatılıp kısaca geçilmiş tadı veriyor. Anna'nın hamileliği, değişen psikolojisinin sebepleri intihara sürüklenmesini sebeplerinden detaylıca bahsedilmemiş. Neden intihar ettiğini herhalde bundan dolayı diyerek siz tamamlıyorsunuz.

     Anna Karenina, evli, bir tane  oğlu olan, genç ve çok güzel bir kadındır. Kocasının konumu itibariyle tanınan, çevresi tarafından el üstünde tutulan bir kadındır. Kocasıyla evlilikleri kurallar üzerine oynanan bir oyun gibidir. Anna'nın yaşadığı sanki zorunlu bir birlikteliktir sanki. Anna abisinin yanına Moskovo'ya giderken Tren istasyonun da yakışıklı Kont Aleksei Vronsky' yle tanışır. Bu tanışma sıradan değildir. İçinde aşkı da barındırır. Birbirlerini takip etmekten birbirlerine bakmaktan ve aynı yerlerden bulunmaktan kendilerini alamazlar. Ama Anna evlidir. Bu aşk ise onun sonudur. Çünkü yaşadıkları dönemde evli bir kadının başka bir erkekle olması onu Lanetler ve ancak ona ölümü getirirdi. Ama ''O'' herşeye rağmen aşkını seçti onun peşinden gitti herşeyi geride bırakıp.



Buyrun... Bir Çekiliş Daha!!


Çekiliş Adresimiizzz:
http://yenigelinler.blogspot.com/2013/01/ben-de-cekilis-yapyorum.html

Fatma Hanımın elleriyle yapmış bu güzel şeyler çekiliş sonucunda bizim olabilir!

16 Ocak 2013

KİTAP KULEM 1_ Önerilerinizzz...


     İşte elimdekii kitaplarımmmla karşınızdayım :) Bir kaç kitap daha eklenecek bunlara ama daha fazla bekleyemedim yılbaşında ekleyecektim yok ancak oldu. Diğerlerini de bekleyip vakit kaybetmek istemedim :)

     Şimdi sizlerden bir ricam var. ''Hangi kitabı önce okumalıyım?'' ben bir türlü karar veremiyorum. Kitaplarımı sizlerle paylaşarak sizden yorumlar almak istiyorum. Ya benim okuyup yorum yapmamı istediğiniz kitabı söyleyebilirsiniz yada sizin bu kitaplar arasından okuduklarınız varsa en çok beğendiklerinizi okumam için önerebilirsiniz. 

     Heyecanla yorumlarınızı bekliyor olacağım. Beklediğim kitaplar elime ulaştığında onları da ikinci postum olarak ekleyeceğim. Sevgiyle kalın mutlu günler...

15 Ocak 2013

bir GÜZELLİK yap kendine :)


Bir güzellik yap kendine!
Ve sadece sahip olduklarını düşün; mutlu ol onlarla.
Sahip olmadıkların üzülsün, senin olmadıklarına.

Bir güzellik yap kendine!
Keşkeleri hiç düşünme, mutlu ol seçiimlerinle. 
Bırak keşkeler üzülsün senin seçimlerine.

Bir güzellik yap kendine!
Her yeni günü senin günün ilan et ve şımart kendini olabildiğince. 
Bırak dünler üzülsün seçilmediğine.

Bir güzellik yap kendine!
Kalbinde dahada büyüt sevgisini, sevdiklerinin. 
Bırak sevmediklerin üzülsün kalbinde yer yok diye.

Bir güzellik yap kendine!
Sev kendini kimselerin sevmediği kadar mutlu ol varlığınla. 
Bırak seni sevmeyenler üzülsün, Yüreklerine sığamayacak kadar büyüksün diye…
                                                                                                    Paul Auster

Bencede hepimiz kendimize bir güzellik yapalım. Bugünü güzel bir şekilde yaşayabilmek mutlu olabilmek için bütün fırsatları değerlendirelim. Kendimiz için, sevdiğimiz şeyleri yapalım :)

Çok Şirin Hediyelerin Çekilişşii :)



                             http://e-nsisters.blogspot.com/2013/01/giveaway-hediye-cekilisi.html

11 Ocak 2013

Güvercin daktilosundan bir çekilişşşş :)



                       http://beyzasofuoglu.blogspot.com/2013/01/cekilis-var.html#comment-form

Tek yapmanız gereken linkteki sayfaya giderek çekilişe katılmak :) Hepimize bol şans :)

10 Ocak 2013

AŞK TANRIÇASI'NIN YEMEK OKULU _ Melissa Senate


Bu Aşk Mutfağında yemekler bir tutam hüzünlü hatıra, bir tutam tutkulu dilekle pişiyor!!

       Keyifle okuduğum kitaplardan birisiyle daha karşınızdayım... Bol tarifli, sevgi, dostluk ve aşk kokan bir kitap bu. Okurken keyif aldım bazen hüzünlendim. Soğuk kış gecelerinde okunabilecek sıcacık bir romantik roman :) Ama aç okumamanızı tavsiye ediyorum. Ayrıca insanı acıktıran bir tarafı da var bu romanın...

       Holly, sevgilisinden yeni ayrılmış, nereye gideceğini ne yapacağını bilmemektedir. Çünkü her seferinde aşık olduğu adamların peşinden gitmiş. Onların hayatını yaşamıştır. Holly için Mavi Yengeç adasına dönmek en iyi fikirdir. Çünkü büyükannesinin yanı en büyük sığınaktır onun için.Zaten başka da şansı yoktur.  Holly'nin büyükannesi ile aralarında ise çok farklı bir bağ vardır. Onunla olmak, onun yemek okulunda onu yemek yaparken izlemekten zevk almıştır hep. Büyükannesinin ise Aşk Tanrıçasının Yemek Okulu'nda yemek dersleri verirken, bir yandan da fal bakar. Büyükannesi, Gerçekleri görme yeteneği ve eşsiz yemekleriyle Mavi Yengeç Adasında çok ünlüdür. Holly bir gün aniden büyükannesini kaybeder. Artık bu yemek okulu bu ev ve büyükannesinin o sıradışı tarifleri ona mirastır. Ne yapacağını bilemez ama farkında olduğu şeyler vardır. Holly burayı, burada ki hayatı sevmektedir ve bu ölümden sonra yerinin burası olduğunu bir kez daha hissetmiştir. O yüzden büyük annesinden kalan miras olan bu eve hayat verme yolunu seçer. İşinin başına geçer. Yemek yapma konusunda büyükannesi kadar iyi ve tecrübeli değildir. Fakat bir yerden başlamak zorundadır. Yemek okulu için kurs ilanları vererek işe başlar. Ayakta kalabilmek için bu işe ihtiyacı vardır. Ve dört kişi bu kurs için başvurur ve dersler başlar. Aşk okulunda yapılan yemekler-yemeklere kattıkları tutkulu dilekler ve hüzünlü hatırlarla- Holly ve dört öğrencisinin hayatlarını mucizevi bir şekilde değiştirmeye başlar...

       Kitabımızın sonunda ise yazarımız bize minik bir sürpriz yapmış ve İtalyan yemeklerinin ,kitapta bahsedilen yemeklerin, tariflerini bizimle paylaşmış. Hepimize Aşk kokulu, mis gibi yemekler yapabilmeyi diliyorum :)


GÜNÜN YAZISI...


       Üstün Dökmen'in bir yazısını paylaşmak istedim bugün sizlerle... Okuyunca çok hoşuma gitti eminin kendimize pay çıkartabileceğimiz şeyler vardır!! İyi okumalar :)

-Güvenmediğin kimseye aleyhine kullanabilecek hiçbir koz verme.
-İnsanlara doğru değer ver, hak etmeyenleri sil.
-Kimseye yalvarma.
-Asla dönüp arkana bakma.
-Sır tutmasını bil.
-Dostlarının yeri ayrı, sevgilinin yeri ayrı. Sevgilin için dostlarını, dostların için sevgilini satma.
-Kimsenin lafıyla dolduruşa gelme, ama aklının bir köşesinde de tut.
-Bir ilişkiyi kafanda bitirdikten sonra iki çift tatlı söz, iki damla gözyaşı için asla yumuşama.
-Seni sevenlerle kullananları iyi ayırt et.
-Seni dinleyip anlamaya niyetli olmayanlarla tartışma.
-Emrivaki oluşturulan dostlukları kabul etme.
-Eğer verdiğin o kişide kalmıyorsa ikinci bir sır şansı verme.
-Kendini öven insanlardan kaç.
-Karşındakinin doğruyu söylediğini varsayma.
-Kendine saygını yitirmene neden olacak hiçbir şey yapma.
-Sorunun olduğunda insanlar zaman ayırıp seni dinliyorsa onların öğütleri gözardı etme.
-Göz göre göre su birikintilerine taş atma, mutlaka üzerine sıçrar.
-Gözyaşlarının değerini bil. Onları hak etmeyenler için harcama.
-Senin zekana inanan insanları hayal kırıklığına uğratma.
-Kendini sev.
-Dışarıdaki güneşe bakıp gülümse ve önünde koskocaman bir gelecek olduğunu unutma.
-Dostluğunla yetinmeyenler için hiçbir fedakarlık yapma.
-İnsanları kaybediyorsun diye ağlayıp sızlama, ama kazandığın insanların değerini bil.
-Kimseye taşıyabileceğinden fazla değer verip bununla övünmesine fırsat verme.
-İstediğini almak için asla duygu sömürüsü yapma.
-Sana duyulan sevgiyi ve güveni istismar etme.


8 Ocak 2013

Sinemada ''CMYLMZ'' günü!!! Bol kahkahalı :))




       Cumartesi günü için planımı önceden yapıp bildirdim tüm dostlara. Önce pizza yenilecek arkasından da sinemaya gidilecekti :) Bizde aynen yaptığım programa uyduk. Sinemada izlemek içinse tabikisi seçimimiz Cem Yılmazın yeni vizyona giren filmi oldu. Filme yer bulmak için bir kaç sinema gezmek zorunda kaldık. Her seansı fulldu salonların çoğunda. Gittiğimiz son AVM de 10:30 seansına yer bulduk. 

       Cem Yılmazın stand-up gösterilerini film haline getirip bizlerin karşını çıkardı ve çok da iyi yaptı. İzlemeyen kalmasın herkes bir de sinemada stand-up izlesin demiş ve bu film niteliğindeki gösteriyi bize sunmuş. Bu gösteri-filmimizin adı: ''CM101MMXI FUNDAMENTALS''. Filmin görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki ve Şükrü Ayar. Oyuncumuzun da Cem Yılmaz olduğunu söylememe gerek yok sanırım :)  Bu film, gözlem gücü ve zekayla harmanlanmış bir gösteri bence. Cem yılmaz, insanların günlük hayatta yaptıkları şeyleri, insanların anatomisini öyle güzel işlemiş ki oyununa; her seferinde aynı bizim insanımız, aynı biziz, aynı kaynım aynı (buda daha önceki gösterilerden aklımıza kazınmış olan sahnelerden birisi) iştee bu :) deyip kahkahalar attırıyor izleyenlere. Tabi bizi güldüren bu espirilerin çoğu belden aşağıydı. Ama öyle sempatik ki bunları söyleyişi, bize aktarırken ki mimikleriyle hiç göze batmıyor. Hep gülüyorsunuz çene kaslarınız yoruluyor ama siz duramıyorsunuz! Bu filmimiz yaklaşık olarak 2 buçuk saat sürüyor. Fakat bana sanki yarım saat kadar kısa bir zaman gibi geldi. Neden bitti demedim desem yalan olur.Cem Yılmaz'ın stand-uplarını sinemada izleme keyfi :) bir başkaydı ya... Yaptığı espirilerin hepsini tek tek akılda tutmak çok zor her zamanki gibi ama akılda kalan birçok şey var. Mesela:

  • Erkekler basit canlılardır analogturlar, kadınlar ise digitaldir :)
  • Little little little in the middle :) (ama bütün olayı dinlemek şart tabii..)
  • Grahammmmm, Grahammm gece gece icat çıkarma!!


       Bol kahkahalı bir gece geçirdik gülmekten elimdeki su şişesiyle koltukları dövdüm resmen :) uzunnn zamandır bu kadar çok gülmemiştim. Şuan bile gösteriden sahneler aklıma geldikçe gülüyorum. Ellerine, yüreğine, zekana sağlık Cem Yılmaz. Bence herkes gidip gülmeye doymalı şimdiden iyi seyirler :D


7 Ocak 2013

ERKEK DEDİKODUSU 2 _ French Oje, T.B.



       Ben kitabımızın sloganını değiştirerek kendime uygun bir hale getirdim ve şöyle dedim:
          ''Bu kitap hiç bitmesin! :)''

       Erkek dedikodusu benim Neufert'ten sonra ikinci başucu kitabım olacak sanırımm :) ya okurken nerede olduğunu unuttuğum, kendi kendime kahkahalar atabildiğim, beni alıp götüren taa mutlulukların ortasına atan, çok şahane bir kitap Erkek Dedikodusu 2. Şiddetle tavsiye ediyorum. Pek fazla eğitici öğretici bir kitap olmayabilir katılıyorum buna. Ama insanları güldürebilmek de başlı başına çokkk önemli bir iş bence :D
Hayatıma renk kattı. Okudukça sevdim, hayatıma renk kattı. Mutluluk hormonlarımı arttırdı. İnsanın gülmek için ihtiyaç duyacağı bir kitap o yüzden zaman zaman açıp okuyacağım ben :)

       ''Erkek dedikodusu 2'' bir devam kitabıdır. İlk kitap kadar sürükleyici ve eğlenceli. Ben bu kitabın her sayfasından çok keyif aldım. Pera ve Deniz aklımdan çıkmıyor o aralarındaki konuşmaların samimiyeti. Dostluklarına verdikleri değer. Ahahaha bir de dedikoduları :) Derin'in evlilik hayatına alışma sürecin de başına gelenler. Pera'nın ayrılık acısı ve hayatının aşkını bulma çabaları :)  Bu kitabımızda bir de yeni karakterlerle tanışıyoruz: Mahperi ve Demet. Mahperi evli ve iki çocukludur, Demet yalnız bir kadındır ve başına gelen olaylardan dolayı sürekli panik atak krizlerine girmektedir. Bu süper dörtlü başlarına gelen her olayı birbirlerine günlük maillerle, mesajlarla aktarıyorlar. Yaptıkları kız geceleriyle ise dostluklarını pekiştirip sıkıntılarından kurtuluyorlar :) Bu kitapta evlilik, aşk, iş, kariyer, erkekler, gezme tozma, alışveriş ve kıyafetler... bir kadının hayatına damga vuran herşeyle karşılaşmanız mümkün. (Hatta erkekler bu kitabı okusa; kadınların ne istediğini, nasıl kolayca bir kadının mutlu olabileceğini görebilirler. Ama biz kadınlar zor yarıtıklarız bu da bir gerçek :)) ) Kitabın sonuna geldiğimizde ise hadi bee diyorsunuz hiç beklenmedik bir sonla karşı karsıyayızzz. 

4 Ocak 2013

Kitaplarım için KILIF :))


        Tataataaam sonunda oldu :) Kitaplarımı güvenle, özenle taşıyabilmek için bir kılıf yaptım. :) Hergün işe giderken torbaya koyuyordum. Aman ucu mu kıvrılacak, yok üzeri çizilecek derken bu strese dayanamayıp hemen işe koyuldum :) Elimde olan keçelerimden birini seçtim. En kalın kitabımı ölçerek kestim biçtim :) Sonrada kurdalelerimden en uygun olanı seçtimm. Keçe üzerinde açtığım deliklerden geçirdim vee şimdilikk hazır :) Tabi üzerine Post-it'leri koymak için cep yapacaktım. Henüz yapamadım ama en kısa zamanda onuda ekleyeceğim :)
       İş yerindekiler, bu kılıfı hediye paketine benzetince bende düşündüm acaba bundan sonra sevdiklerime aldığım kitapları hediye paketi yerine bu kılıflarla mı hediye etsem?

2 Ocak 2013

KİTAPLARINIZI SEÇİN VE ÇEKİLİŞE KATILIN :)


               http://bojukandperik.blogspot.com/2013/01/ocak-ay-cekilisimiz-baslasn.html

Ocak ayının ilk çekilşii :)