22 Kasım 2013

PİRUZE _ Sinan Akyüz


Hayat bir kadına bu kadar acımasız olabilir mi?
Peki ya kaç kadın aşk için herşeyden vazgeçer?

     Bu kitabı okudukça kendinize o kadar çok soru soracaksınız ki... İnanılmaz bir öykü. İçinde kocaman bir dram barındırıyor. Ve okudukça sinirlendim çok kızdım ben. Çünkü çok gerçek olağan yaşanan şeyler var bu öyküde. Hatta çok daha fazlası. 

     Bazen düşünüyorumda biz kadınlar aşka tutulunca körleşiyoruz, herşeyi güzel görüp güzel bakmaya başlıyoruz. Yaşanan tüm olumsuzluklar inkar edilebilir hale geliyor. Mutsuzluklar mutluluğa dönüşüyor bir anda! İşte biz kadınlar sevmeye tutkuyla bağlanmaya görelim. Bir aşka tutulduk mu değmeyin bize :D Peki ama neden karşılıklı olarak sürmüyor bu güzellikler. Neden yetmiyor çoğu zaman? Aşk olunca herşey mümkün mü gerçekten? Yada sonu hüsran olan bir evlilikten ilişkiden sonra kadınların hayatı daha çok altüst oluyor? Sorular sorular sorular... Bir gün bir yakınımla konusurken bana Aşk'ın tanımını yapmıştı hiç unutmam. Çok gülmüştüm ben buna! Ansızın Şuur Kaybı demişti. Baş harfleri açık açık sölüomuşta biz fark edemiyormuşuz. Ne kadar da doğru bir betimleme olmuş. Direkt özetlenmiş. Zaten gözümüz körleşiyor ya, şuurumuzu kaybedip kendimiz olmaktan çıkmıyormuyuz Aşka gelince. Bu kadar şey yazdımda bu kitapla bağlantısını hiç söylemedim değil mi? İşte bunların tüm sebebi ''Piruze''. Şama gelin olan bir kız. Sever ve gözü hiç birşey görmez.Mutluluk hayalleriyle bir yola çıkar. Ama bu yolun dikenleri canını öyle bir yakacak ki, tüm hayatına mal olacaktır. Piruze'nin akıl almaz öyküsünü mutlaka okuyun derim. Zaman zaman canınızın yandığını hissedeceksiniz. Onun acısınıda sevgisinide yüreğinizin en derinlerinde yaşayarak hissedeceksiniz.

     Sinan Akyüz yine kalemini konuşturmuş. İnsanı içine alan, sürükleyici, hayatta bu olmaz dedirten öyle romanlar yazıyorki okumadan olmaz :) Ben seviyorum kitaplarını. Akıcılık, canlılık, dünyadan koparma ne isterseniz var...

18 Kasım 2013

Yeni Haftaya Sendromsuz Başlarsak???



      Bugün yine bir haftanın daha başındayız! Malum pazartesi ve sendromda bir çoğumuz :) Nedense ben bu hafta hiiçç de keyifsiz değilim. Sabahtan beri herşeyi keyifle yapıyorum; mutlu uyandım, bir güzel giyindim, işe çok rahat hafiften yayılıp uyuyarak geldim :) Arka fonda çok inceden güzel bir müzik çizim yapıyorum ofiste. Eee daha ne olsun? Aşk olsun sevgi olsun, huzur olsun ;) Bu aralar güzel bir başlangıcın tüm güzellikleri beraberinde getireceğini düşünüyorum. Sadece bu hafta için değil tabiki de. Bütün bir hayat için bu düşüncem. İş, arkadaşlık, evlilik herşeyde... Fakat bunu her an hayata, duygu ve düşüncelerimize yansıtabilmek zor oluyor. Biliyorum!! Fakat gerçekten iyi düşünmek, güzel bakmak, güzel görmek bize hayatı daha da yaşanılır yapıyor. İnsan kafaya çok daha az takıyor. Sıkıntılar olsa bile üzerinde çok fazla durup düşünmediğimiz için sorunlar büyümüyor. Sıkıntılarda kolaycacık atlatılmış oluyor. Sağlıklı bir hayat yaşayabilmek için düşüncelerimizi güzel tutmak gerekli diye düşünüyorum. Peki siz ne dersiniz?? Sizdende yorumlar bekliyorum artık. Beraber paylaşımda bulunmak bize daha farklı bakış açıları kazandırır Eee buda hiç fena olmaz. Bu hafta bu düşüncemi bir diyetmiş gb sıkı sıkıya uygulamaya niyetliyim. Hayatıma ne kadar yansıtabilirsem kardır. Bakalım ne kadar bu sözümün arkasında durabileceğim? Bu keyif bana neler katacak? Hep birlikte blogtan takip ederiz artık :)

      Tabiki bir yandan da güzel düşünme durumu bana enerji yüklemesi yapıyor. Bu seferde aşırı enerjiyle yerimde duramıyor, sürekli bir plan yapma peşinden koşuyorum. Bu yüzden kendimden korkutmuyor değilim hani :)
Bu hafta iki kitap iki film diyerek yola çıkmayı planlıyorum . Yazılarıma bu kadar ara verdim yettti artık. Aktif olmak istiyorum biraz daha. Zaten iş yerimde sürekli bilgisayarında başında olmam avantaj. Gerçi şantiyelere gitmediğim zamanlarda. (Şimdiden plan yapmaya başlamışım bile!) Bi dur bir sakin ol dimi? Yokkk nerde?

    
Hepimizin hafta güzelliklerle geçsin! Benimle kalın hep burada buluşalım, hiç ayrılmayalım :))