20 Şubat 2014

RASTLANTI YOKTUR, NEDEN VARDIR _ Nuray Sayarı

      


 Mutlu günler efendimm :) Bir kitabımızın daha okunup sonuna gelinmesiyle, benimde sizlere onu anlatmam şart olur. Hemen kısaca size kitapla tanışmamı anlatmak istiyorum. İzmirin o güzel Kordonun da Arma Kitap Cafe adlı mekanda otururken, duramadım hemen kitaplara göz attım. Bir kaç kitap kucağımda toplamıştım ki o kapağı gördüm. Kapağında; ''Rastlantı Yoktur Neden Vardır'' yazıyordu. Benim o kitaba elimin gitmesi de onu almam da orada bulunmamda rastlantı değildi biliyorum. Etkilenmiştim, doğruydu. Herşeyin bir nedeni vardı. Var oluşumuzun olduğu gibi. Hayatta hiçbir şey öylesine olmazdı, olamazdı. O gün bu kitaba karşı içimde garip bir şekilde benim olsun isteği duydum. Benim olmalıydı, alıp okumalıydım. Zaten bir zaman sonrada aldım kitabımı. Fakat okumaya başlamam biraz daha uzun sürdü. Ve sonunda bitti. Huzurla okudum. O gün bu kitapla karşılaşmamın bir nedeni olduğunu, bugün çok daha iyi anlıyorum. Hatta kitabımı bugüne kadar okumamında benim için şans olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Bazen insanın okuduğunu anlayabilmesi ve hayatında bir yere koyabilmesi için algılarının açılması gerekiyormuş. Kimi zaman çekilen sıkıntılar algımızı arttıyor, kimi zamanda isteklerimiz. Şunu biliyorum ki sıkıntı çekmeden hayalini kurduğunuz şeye ulaşamıyorsunuz. Oyüzden diyorum ki bu kitabı doya doya, kana kana, düşüne düşüne okuyun. Hatta ben kitaplarıma kıyamadığım için altını çizemem, genelde post-it yapıştırırım en fazla. Fakat bu kitapta altı çizilesi birçok cümle olduğundan ikinci kez okuyup, önemli cümlelerle buluşmak niyetindeyim. Hepsinn altını çizicem :)


       Kitabımızda insan öz'üne kavuşuyor. kendini, varlığının aslında nasıl bir mucize olduğunu idrak ediyor yada etmesine vesile oluyor. Biraz düşünmek (iyi düşünmek, güzeli istemek) ve herşeyden önemlisi kendimize ve yapabileceklerimize inanmak gerektiğini vurguluyor. Akıcı bir dille yazılmış, içten ve samimi. Hatta öyle ki fazlasıyla da bizden. Yazarımız okuyucularının mektuplarına da yer vermiş. Kendini tanımanıza anlamanıza olanak sağlayabilecek bir eser.. Böylece aslında düşüncelerinizde hiç de yanlız olmadığınızı görmenize vesile oluyor. 

       Şunuda söylemeden geçemeyeceğim. Bu kitabı almadan önce çok düşündüm. Evet Nuray Sayarı'yı astrolog olarak beğenir severim ama konu kitap yazmaya gelince biraz düşündüm. Emin olamadım ama onu almak arzusu hep içimdeydi. İyikide almışım.



   O zaman sizde bu kitabın hayatınızı olumlu olarak değiştirebileceğine niyet edin ve okumaya başlayın! 

14 Şubat 2014

SEVMEK GÜZEL ŞEY...

seni düşünmek güzel şey
seni düşünmek ümitli şey
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey
 
seni düşünmek güzel şey
seni düşünmek ümitli şey
fakat artık ümit yetmiyor bana
ben artık şarkı dinlemek değil
şarkı söylemek istiyorum…


İnsan sevince hep sevilmek istiyor değil mi? Karşılıksız sevmek hiç yok bizim ruhumuzda. Oysa keşke nedensiz, sebepsiz ve karşılıksız öylece sevebilsek. (Tabiki karşılık dediğim git aşık ol birine o seni istemesin ama sen ömrünü onu sevmekle tüket değil. Yanınızda olan sevgisi yüreğinize değmiş tüm insanlardan bahsediyorum. İster arkadaş, dost olsun isterseniz sevgili yada anne baba.) İşte ozaman değmeğin keyfimize, hayattan aldığımız mutluluğa. İnsan içinden geleni yapabiliyor o zaman ve bu yüzden hayatın tadını çıkartıp, bu mutluluğu iliklerinde hissedebiliyor. İnanın bana öyle. Kendimden pay biçiyorum. Sevgilim, beni düşünüp yani benim yaptığım gibi karşılık vermeyince nasıl sinir olup kendimi harap ettiğimi bilemessiniz. Sinirimden o günün öylece sinir harbi şeklinde ve ah vah keşke yapmasaydım demekle geçip gitmesine neden oluyordum. Ama biliyordum beni sevdiğini ve bunu süprizlerle ve benim gibi düşünerek dile getiremediğini. Buna rağmen benim önemsediğim günlerde yinede bekliyordum. Bir zaman sonra bu bizi çok yıpratmaya ve onun bazı şeyleri daha çok yapmamasına benim daha çok sinirlenmeme neden oldu. Sonra düşündüm, ya bu adamdan vazgeçecektim yada kendimi büyük beklentiler içine sokmaktan ve onu değiştirmeyeçalışmaktan vazgeçecektim. Ben ondan vazgeçmedim ben aslında yanlış olan içimde sürekli vıdı vıdı yapanı terk ettim. Ve şimdi inanınki çok keyifli herşey. Sadece keyifli mi hayır! Aşk daha fazla var, süprizler var. Beklentisiz yaşamanın saflığı, güzelliği, tadı var. Yakınarak beklediğim herşeyin kendiliğinden olduğu öyle şahane anlarım var ki. O yüzden herşeyi ve herkesi oluruna bırakarak sevmek, içinizden geldiği gibi sevginizi gösterebildiğiniz gibi sevmek ÇOK ÖNEMLİ. Siz sevdiğinizi mutlu ettiğiniz zaman, onun için sadece varlığı için, yanınızda olabildiği için,  onun sizi daha çok sevdiğini görecek ve bunu hissedebileceksiniz. Sonuçta hepimizin sevme şekli, bu sevgiyi anlatma biçimi çok farklı; biz birbirimizden çok farklıyız çünkü. O halde gelin sadece sevelim, bugün yarın değil, her an her dakika kalbimiz sevgiyle atsın.  Ve nedenlere bağlanmaktan vazgeçelim. Hep sevgiyle kalalım. HAYATIN TADI BİZ ONU SEVDİKÇE ÇIKAR. Sevmeyi sevenlerden olmak ve hayatımızda ise sevginin kıymetini bilenlerin olması dileğiyle!!!
Sevgimiz bir ağacın kökleri gibi her daim büyüsün ve kuvvetlensin...




 

7 Şubat 2014

CUMA, CUMARTESİ, PAZAR :)


       Kocaman bir hafta içi günlerinin daha sonuna geldik. Mesaimiz şuan son dakikalarında. O yüzden benimde keyfime diyecek yok. :) Bütün haftanın yorgunluğunu atmak için kafam planlarımı ardı arkasına yapıp duruyorum. Gerçi bu aralar ben haftasonları daha çok koştursamda, pek yapılan planlarıma sadık kalamasamda olsun. En azından böyle güzel telaşlarım olduğu için şükrediyorum! İnsan her anının kıymetini bilerek yaşamalı. Eee hadi ozaman sizde anınızı mutlu kılmak için bir şeyler yapın. İyi ve güzel olan her şeyi hayatınıza katın ve kendinizi bırakın... Hepimize keyifle ve sevdiklerimizle geçirebileceğimiz güzel bir haftasonu dilerim.

4 Şubat 2014

''RETRO'' STİL EV DEKORASYONU...

     



       Düğün telaşı başladı, sıra evi döşemeye geldi. Ev hazır peki ya mobilyalar? Mobilya seçmek zor bir iş eğer ne istediğinizden emin değilseniz. Bende tam da bu noktadan yola çıkarak size bir kaç örnek ve stiller hakkında bilgi vermeyi amaçladım umarım yardımcı olabilirim. Bu keyifli ve aynı zamanda zor süreçte sizlere katkım olursa pek mutlu olurum :) Çünkü insanın aklındaki soruların hiç bitmediği bir dönem bunun çok farkındayım! Peki ne yapacaksınız? Öncelikle kendinize sorular sorun. Hangi tarz bir ev hayal ediyorsunuz? Nerede yaşamak sizi mutlu eder? Hangi mobilyalar size huzur verir? Hangi renkler hayatınıza daha da renk katacak? Ama unutmayalım ki herşeyin fazlası zarar. Bir stili bir rengi evinizde kullanacağınız zaman onu harmanlamanızı, etkisini başka objelerle biraz azaltmanızı öneriyorum. İlk başlarda çok güzel gelebilir herşeyin aynı olması fakat bir zamandan sonra bu aynılık sizi yoracaktır. Buna dikket ederek seçim yaparsanız eviniz sandığınızdan daha keyifli hale gelir!

Diğer bir taraftanda bu yazım; evinde küçük değişiklikler yapmak isteyenlere ve retro benim hayat tarzım diyenlere gelsin :D


       Retronun anlamı ''geriye, geriye bakış, geçmişe, tersine'' dir. Ayrıca bu terimin kökeni geçmişe bakış anlamına gelen retrospective'den gelmektedir. Geçmişte yaygın olarak kullanılan benimsenmiş bir akımın yeniden kullanılarak yaygınlaştırılmasıdır RETRO. Kısaca bu stile geçmişe dönüş modası diyebiliriz. Çok renkli ve eğlenceli bir stildir. (bence!) 1950 ve 1980 yılları arasında kullanılan mobilya ve dekorasyon ürünlerinin modern eşyalarla birlikte kullanılması retro stilini tanımlar.

Benim bu stilde en beğendiğim özelliklerden biri ise canlı renklerin hakimiyeti. Sarılar, kırmızılar, turkuazlar... Evinize, hayatınıza canlılık katmanız için varlar sanki. Renkli bir sandalye, pachwork kaplanmış bir berjer, ahşap bir çalışma masası, canlı ve farklı formlardaki bu ürünleri kullandığınızda yada bir duvarınızı canlı bir renge boyayarak, duvar kağıdı kaplayarak evinizin tarz sahibi bir mekana dönüştüğünü fark edeceksiniz.












        Retro keyfin, rengin, enerjinin dekorasyona dönüştüğü bir stildir. Canlı cap canlı olmaya hazırlanın! Sandalyeler, geometrik ve çiçek duvar kağıtları, perdeler, baskılı kumaşlar, koltuklar ağırlıklı olarak kullanılmaktadır.  Yer döşemelerinde ise ahşap ve doğal parkeler tercih edilmektedir.




 
  
 Retro stili evinize uygulamaya karar verirseniniz. Bütün odalarda, evin her yerinde uygulamaktan kaçınmanız daha doğru olur. Böylece abartıya kaçmadan, gözü yormayan sade eğlenceli ve aynı zamnda çok şık bir etki bırakmanız mümkün olabilir. Önemli olan doğru parçaları birleştirebilmek. Ve dozunu iyi ayarlamak...