20 Aralık 2012

KAHPERENGİ _ Hande Altaylı


       ''Bir insana yüzde yüz güvenmekle yüzde doksan dokuz güvenmek arasında dağlar kadar fark vardı.Çünkü eksilen yüzde birin nereden eksildiğini bilemezdin ve dünyanın bütün kazıkları o küçük "bir"in içinde saklanabilirdi.O yüzden yüzde doksan dokuz,yüzde yüze olduğundan daha yakındı yüzde sıfıra.''
      
       Geçmişten gelen, içinizde hiç bitmeyen, sizi tüm benliğinize kadar saran bir aşk mı? yoksa varlığı her şeyiniz olan bir dost  mu? Siz olsaydınız hangisini seçerdiniz?..

       Kitapçılarda sürekli gözüme ilişen, bende hem kapağıyla hemde adıyla merak ve okuma isteği uyandıran bir kitaptı. İçimdeki alma isteğine yenilip aldım aylar öncesinde ama okumaya bir türlü fırsat bulamamıştım. En sonunda sırayı bu  kitaba verdim ve iyiki de daha da ertelememişim diyorum. İlk sayfayı okumaya başladığımda, hikayenin içinde buldum kendimi olayların heyecanına kaptırdım. Kurgusu konusu beni büyüleyip içine hapsetti desem yanlış olmaz. Özellikle Yaslıhandaki olayların birbirine bağlanması çok iyiydi. İki farklı yaşamın anlatılışı, olayların geçişi çok etkileyiciydi.

       Kitap kısa bölümler halinde geçmiş ve şimdiyi iki ayrı öykü şeklinde harmanlayarak önümüze çıkıyor. Her bölüm öyle bir yerde kalıyor ki, meraktan okumaya devam ediyorsunuz. Sayfalar hızla çevriliyor. Bir geçmişle yüzleşiyorsunuz, bir taraftanda anı yaşıyorsunuz... Anlatılan ihanete kızamıyorsunuz bile sanki olması gereken oymuş gibi düşünüyorsunuz. Narin ile Deniz arasında geçen  Hande Altay'lı kitabı o kadar sade ve akıcı bir dil kullanarak yazmış ki, bir çırpıda okunup biten bir kitap ortaya çıkmış. 

       Narin; yalnız ve hayata karşı ayakta kalmaya çalışan bir kızdır. Aile bağları tamamen kopuk, sevgisiz bir hayatı vardır. Fakirlik, dayak ve kavgalar içinde yetişen Narin, maç sırasında gördüğü o montlu çocuğa aşık olur. Mutsuzluklar o anda, o çocuğun gözlerinde yok olur. Ama maalesef bu güzel anlar çok sürmez. Her şey yine aynı devam etmektedir. taa ki Narin'in üniversite sınavını İstanbul'a gitmesine kadar. Artık herşey geride kalmıştır. Yaslıhan, Moskof Recep, Kara Hatice, Şadiye, Mehmet ve o montlu çocuk... İstanbul da kendi ayakları üzerinde durmayı başaran Narin, bir kaza sonucu Deniz'le tanışır ve aradığı herşeyi onda bulur. Hiç hissedemediği sevgiyi, aile bağlarını, sıcak bir yuvayı, sımsıcak dostluğu ve en önemlisi güveni. Hayatı yoluna girmiş, bir düzen içinde geçmişi unutmuş yaşarken Narin bir gece de herşey aniden değişir ve içinden çıkılmaz bir hal alır. 

      Zaten bütün heyecanda burda başlıyor. Ben o heyecanı bozmak istemediğimden bahsetmiyorum ve size sadece okuyun diyorum. Hiç ama hiç pişman olmayacaksınıız!!! 

         

6 yorum:

  1. ben beğenmiştim , kolay okunabilir ve akıcıydı diye hatırlıyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevindimm begenmene :) böle sevdiğim kitapları begenenler oldukca nedense daha mutlu oluyorumm ben :)

      Sil
  2. Benim de çok hoşuma gitmişti.Gayet doğal bir kitapdı.Bu arada bloğunuzu yeni keşfettim,bu zamana kadar neden görememişim acaba,hoş bir bloğunuz var,sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok tesekkur ederimmmm... begenmenize cok mutlu oldum. Belki yeni sayılırım pek fazlada yazamadığım için fark etmemişsinizdir. Ama bundan sonra hep beklerim ve yorumlarınızı görmek isterim.
      :)

      Sil
  3. Akşam buluşursak istiyorum :)

    YanıtlaSil